Körfez, denizleri ve çölleri inanç, güven ve cesaretten biraz daha fazlasıyla geçen tüccar aileler tarafından inşa edildi. Başarıyı üç aylık karlarla değil, mirasla ölçtüler; inşa ettikleri, çalıştırdıkları ve aktardıklarıyla.
Bu ruh, bu bölgenin kapitalizminin gerçek dna’sıdır. Ancak modern zamanlarda, özellikle özel sermayede kısa vadeliliğe doğru bir kayma gördük. Özel sermaye şirketlerinin ortaklardan ziyade aracı kurum olarak hareket etmesiyle, uzun vadeli değer ve bilgi yaratma yerine finansal mühendisliğe ve hızlı işlem yapmaya artan bir odaklanma var.
BAE ve komşuları yeni bir çeşitlenme çağına öncülük ederken, bu insan enerjisini özel sermayeye geri getirmenin zamanı geldi; mirası yenilikle, sabrı ilerlemeyle ve sermayeyi vicdanla harmanlamak. Gelecek, yatırımlarına kazanılmış bir menfaati olan ve bir sonraki çıkışı kovalayan spekülatörler değil, büyümede gerçek ortaklar olarak hareket edenlere aittir.
Tüccarlardan üreticilere
Körfez’deki özel sermaye şirketleri, anlaşma aracılarından değer yaratanlara dönüşmelidir. Bölgenin daha hızlı çıkışlara ihtiyacı yok; sağlık, yapay zeka, temiz enerji, lojistik ve eğitim gibi önemli endüstrilere dayanan, ölçeklendiren ve güçlendiren firmalara ihtiyacı var.
Gerçek yatırım, şirketleri devirmekle ilgili değildir; kurumları kurmakla ilgili. Masanın aynı tarafında oturan, vizyon, risk ve sorumluluğu paylaşan kurucular ve fonlarla ilgili. Uyum oportünizmin yerini aldığında, her işlem bir ulus kurma eylemi haline gelir.
Bu uzun vadeli yaklaşım, doğal olarak BAE’nin kendi ekonomi felsefesi içinde yer almaktadır. Ülkenin liderliği, kısa vadeli finansal ölçümlerin ötesine uzanan sürdürülebilir bir büyüme inşa etme taahhüdünü sürekli olarak göstermiştir.
Hükümet ve yatırımcılar: Geleceğin ortak mimarları
BAE’nin liderliği, kamu vizyonunun özel güveni harekete geçirebileceğini zaten kanıtladı. Ama şimdi, hükümet himayesinden gerçek ortaklığa geçmeliyiz.
Kamu-özel sektör ortaklıkları artık istisna veya politika deneyi olarak görülmemeli, kalkınmanın bel kemiği haline gelmelidir. Hükümetler çerçeveleri oluşturabilir, ancak yatırımcılar yürütme gücünü sağlamalıdır: finansman, yönetişim, yenilik ve yetenek.
Burada faaliyet gösteren her fon, kendisini devletin stratejik bir müttefiki olarak görmeli, sürdürülebilir ticari getiriler sağlarken ulusal öncelikleri hızlandırmalıdır. Bu hayırseverlik değil, aydınlanmış kapitalizmdir.
Hükümetler, yönetmelikte öngörülebilirliği, şeffaflığı ve verimliliği sağlamaya devam ederek üzerlerine düşeni yapabilirler. Net çerçeveler, tutarlı politika ve diyalog için açık kanallar, yatırımcılara uzun vadeli sermaye dağıtma konusunda güven verir.
Bu arada özel sektör, yürütmeyi hızlandırabileceğini, küresel en iyi uygulamaları sunabileceğini ve kamu hedeflerini tamamlayacak şekilde yenilik yapabileceğini göstermelidir. Örneğin Mubadala ve ADQ, uzun vadeli ulusal önceliklerin yönlendirdiği uyumlu sermayenin endüstrileri yarı iletkenlerden yenilenebilir enerjilere nasıl dönüştürebileceğini göstermiştir. Özel sermaye topluluğu, bu şampiyonların yanında hırs ve infaz arasında köprü kurarak hayati bir role sahiptir.
Bir sonraki sınır: İnsan sermayesi
Körfez’in bir sonraki rekabet avantajı, finansal rezervlerinden veya altyapısından gelmeyecek. İnsanlardan, küresel düşünmeye cesaret eden ancak yerel olarak inşa etmeye cesaret eden yeni nesil bilim adamlarından, girişimcilerden ve yatırımcılardan gelecek.
Özel sermaye sadece şirketlere değil, yeteneklere de yatırım yapmalıdır. Bu, genç nesle rehberlik etmek, becerileri geliştirmek ve hırsın amaç ile buluştuğu ortamlar yaratmak anlamına gelir. En büyük yatırım getirisi her zaman parasal değildir; Liderlik etme yetkisine sahip bir neslin güvenidir.
Yeni bir Körfez kapitalizmi
Bir “aracı işletme” olarak özel sermaye dönemi sona erdi ve dünyanın Wall Street’in başka bir kopyasına ihtiyacı yok. Bu bölgenin değerlerinden doğan bir modele ihtiyacı var; vizyon ve erdemi, mirası ve yeniliği, zenginliği ve sorumluluğu harmanlayan bir kapitalizm.
Bu bir sonraki bölüm: kalan, inşa eden ve inanan sermaye. Başarıyı sadece çıkışlarla değil, dayanıklılıkla ölçen özel sermaye. Hükümet ve pazarlar, Doğu ve Batı, gelenek ve teknoloji arasında köprü kuran ortaklıklar.
Körfez her zaman spekülatörlerin değil, inşaatçıların yeri olmuştur. Bugün soru artık ne kadar çabuk çıkacağımız değil, ne kadar derin inşa ettiğimiz.
Yazar, VantageBridge Partners’ın kurucusu ve CEO’sudur

